5 Mayıs 2011 Perşembe

24 nisan 2011

     Merhaba değerli ve değerli olduğu kadar da sözde okurlarım. 24 nisan 2011 haşin bir gün olmuş. Küçük, yeşil ve sözde asistanlarım çok önemli bir habere imza attılar. Medyamızda yer bulamadı. Sözde çin seddi civarında yapılan kazılarda ilk türk diplomatı Natkıman’ın mumyası bulunmuş. Sözde çinliler vaktiyle bu cevval diplomatımız adı güzel Natkıman'dan o kadar etkilenmişler ki kendisini mumyalamışlar. Tarihimiz için bu kadar önemli bir gelişmeyi kayıt altına almak isteyen bu sözde çinliler, Natkıman’ı ölümsüzleştirmek için canlı canlı mumyalamışlar değerli ve sözde okurlarım. Yukarıdaki fotoğrafta ilk türk diplomatı Natkıman’ın haşmetli beynini görüyorsunuz. İşte diplomatik tarihimizin çıkış noktası olan bu beynin toz toprak içerisinden gün ışığına kavuştuğu gün, tam da bugün, diplomatik tarihimiz yeni bir zaferle adeta taçlandı. O ilk diplomatımızın yaktığı ateşin devam ettiğini gördük.


     Sabah saatlerinde, dünyanın dört bir yanına gururla yayılmış büyükelçiliklerimizden sözde amerika birleşik devletlerinde olanındaki binamızın önünde bulunan sözde kaldırımda gerçekleşti bu zafer. Küçük, yeşil ve sözde asistanlarımın anadolu ajansından aktardığına göre bu bahsi geçen sözde kaldırımı önceki iki gün boyunca koruyan türklerimiz, sözde ermeniler gösteri yapmak için geldiğinde karşı kaldırımda kalmalarını sağladılar. Bu devasa zaferin devcileyin mahiyetini daha iyi kavramanız için şimdi Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın bu zafere adeta tüy diken kahramanca açıklamasına bakalım:

  "Bugün bizim için belki bir eşik geçildi, çünkü ilk defa olarak karşı gösteri yapanlardan daha kalabalık olarak buraya geldik. Bu çok önemli bir husus. Toplumumuza bu motivasyonu mutlaka aşılamamız, çocuklarımıza öğretmemiz, bu işin ne kadar önemli olduğunu ilk önce kendi içimizde benimseyip, daha sonra arkadaşlarımıza ve çevremize anlatmamız lazım. Şayet birlik olmaz isek, buna karşı argümanlarımızı savunmazsak bundan sonuç almamız mümkün değil. Zira eğer sonunda bu işte bir fatura çıkacaksa, bu fatura herkes tarafından ödenecek. Bu faturada kimse, kimsenin görüşüne, dinine, diline, anlayışına bakmayacak. Hepimiz bu faturayı birlikte ödeyeceğiz. O yüzden burada toplumumuzun çok çeşitli kesimlerinden ilk defa olarak böyle güçlü bir birliktelikle karşıya mesaj verilmesini önemsediğimi belirtmek istiyorum ve sizlere içtenlikle teşekkür ediyorum." 


     Evet değerli ve sözde okurlarım. Günün asıl haşinliği ise Batman’ın Kozlu ilçesine bağlı Gümüşgörgü Jandarma Karakolu’nda vuku buluyor. Tam da Namık Tan’ın dikkat çektiği gibi, belki de sayın diplomatımızın göstericilere limonata ikram ettiği saatlerde, birisi hem de hemen o sözde 24 nisan günü faturayı ödüyor.  Sevag Şahin Balıkçı, tezkeresine günler kala elim bir kaza sonucu karnına giren sözde kurşunla 25 yaşında hayatını kaybediyor. Böyle tatsız kazalar ve sözde ölümler oluyor işte!


     Yılmamalı ve Namık Tan’ın dediği gibi yapmalıyız, Toplumumuza bu motivasyonu mutlaka aşılamamız, çocuklarımıza öğretmemiz, bu işin ne kadar önemli olduğunu ilk önce kendi içimizde benimseyip, daha sonra arkadaşlarımıza ve çevremize anlatmamız lazım.” sözde okurlarım. Belli ki daha yetmiyor çünkü!